Psikoloji Psikolojik Araştırmalar Psikolojik Hastalıklar

Bir şizofreni nasıl bilirsiniz?

Staj yapmakta olduğum Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezindeki izlenimlerimden yola çıkarak size şizofren bireyler hakkında bilinmeyen ve yanlış bilinenlerden bahsetmek istiyorum.

Öncelikle şizofren bireyler bu hastalığı hayatları boyunca taşıyacaklardır. Ancak uygun tedavi ve takipler yapıldığı taktirde hastalığın etkilerini minimize etmek mümkündür. Şizofreni hastaları gerçekle teması kaybetmiş gibi görünebilir ve kendilerince var olan ama gerçek hayatta var olmayan varlıklar ve sesler görebilirler. Bu varlıklarla kendilerince iletişim halindedirler. Üniversite birinci sınıfta yaptığımız Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi ziyaretindeki Sosyal Hizmet Uzmanının bize anlattıkları beni çok etkilemişti. Şizofren hastaların, hayali arkadaşlarıyla tıpkı bizim gerçek hayattaki dostlarımız gibi dost olabileceklerinden bahsetmiş ve ilgimi çekmişti..

Şöyle örnek vermek istiyorum. Bir koridorda yürüyorsunuz ve şizofreni bir hastanın yanından geçmektesiniz. Bir an şizofreni hastası kişi size bağırmaya başladı. “Sen ne yaptın? O benim en yakın arkadaşım! Çabuk ondan özür dile.” Tabi siz anlamadınız. Şizofreni hastasını tanımıyorsunuz ve ne demek istediği hakkında en ufak bir fikriniz yok. Daha sonra soruyorsunuz. “Seni kızdıracak ne yaptım?” O da size “Görmüyor musun? En yakın arkadaşıma çarptın. Hemen ondan özür dile.” diyor. Bunu 4-5 yaşlarında bir çocuk söylemiş olsaydı normal algılanabilirdi. Fakat bunu size 25-30 yaşlarında bir yetişkin söylüyor. Ne düşünürdünüz?

Şizofreni rahatsızlığı hakkında en ufak bir fikriniz yoksa deli bu tımarhaneye kapatın deyip geçerdiniz değil mi? Ama öyle değil… Bir insanı tımarhaneye kapatmak bu kadar kolay mı? Tımarhane dedikleride Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi. Biz alanında uzmanlar ve uzaman adayları toplumsal farkındalığı sağlamakla yükümlüyüz. Bizim görevimiz o kişilere karşı algının böyle gelişmesinin önüne geçmek ve onlar için gerekli tıbbi ve sosyal destek ağlarını oluşturmaktır.

Şizofren bireyler başkalarının onlara zarar vermeye çalıştıklarını düşünebilirler. Bazen konuştukları mantıklı olmayabilir. Şizofreni ırk, sosyal sınıftan bağımsız olarak herkesi etkileyebilir ancak genetik yatkınlık, stres ve çevresel faktörler hastalığın gelişmesine neden olabilir.

Şizofreni hastalığı kişilerin hareket, duygu ve düşüncelerini etkileyebilen ve gerçeği algılamasını çarpıtan; kişinin toplumla ilişkilerini bozan bir rahatsızlıktır. Yeni araştırmalar, hastaların toplum içinde olmasının hastalığın gidişatını olumlu etkilediğini gösteriyor. Sosyal Şizofreni hastalarının zeka seviyesi toplumun geneliyle aynıdır; düşük, normal ya da ileri olabilir. Hastalık genellikle yavaş yavaş başlar ve ilk belirtiler 16 ile 30 yaşları arasında görülür.

Erkeklerin genellikle kadınlardan daha genç yaşta semptomlar geliştirdikleri gözlemlenmiş ve genellikle 45-50’li yaşlara kadar şizofreni teşhisi koyulmamış bireylerin bu yaşlardan sonra şizofren olmadıkları gözlemlenmiştir.

Şizofreni belirtileri o kişinin diğer insanlarla olan iletişimini zorlaştırır. Kişiler okula gitmek istemez. Kişinin işini sürdürmesini veya günlük görevlerin üstesinden gelmesini zorlaştırabilir. Etkili bir tedavi ile şizofreni hastaların sosyal işlevsellikleri ve kendilerine yeterlilikleri arttırılabilir. Şizofreni, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kimi bireyler içine kapanık olabilirken kimileri ise çok konuşkan ve soru soran, sürekli merak eden kişiler olabilir. Şizofren hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik faktör ve bunun yanında bireyin çevresi ve beyin kimyasındaki bir takım bozuklukların etkili olduğu ileri sürülmektedir. Ancak benim gözlemlediğim kadarıyla şizofreni daha çok genetik yönü ağır basan bir rahatsızlıktır. Staj yaptığım Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezinde tanıdığım bir şizofreni bireyin erkek kardeşi, ablası ve babasına da şizofreni teşhisi koyulmuş ve neredeyse ailecek şizofreni hastılığı taşımaktalar. Genetik yatkınlık büyük ölçüde etkilidir diyebilmek için yeterli bir gözlem olmasa bile tanıdığım diğer birçok hastanın yakın çevresinde psikiyatrik rahatsızlıklara rastlandığını gözlemledim.

Şizofrenin üç tip semptomu vardır:

  • Psikotik belirtiler kişinin düşüncesini bozar, bunlara halüsinasyonlar (işitme veya orada bulunmayan şeyler görme), sanrılar (gerçek olmayan inançlar), düşünceleri organize etme ve garip hareketler dahildir.
  • Olumsuz belirtiler, duyguların gösterilmesini ve normal şekilde çalışmasını zorlaştırır, kişi kendini ifade etmekte zorlanır. Şizofreni hastası depresyondaymış gibi görünebilir.
  • Bilişsel belirtiler düşünce sürecini etkiler. Bunlara, bilgi kullanma, karar verme ve dikkat etme gibi sorunlar dahildir.

Günümüzde şizofreni rahatsızlığını kesin bir tedavisi olmamakla birlikte psikiyatri uzmanlarının yazdığı çeşitli psikiyatrik ilaçlar ve alanda uzman diğer kişilerle multidisipliner bir çalışma yürütülerek hastalığın semptomları büyük ölçüde azaltılabilmekte ve bu bireylerin sosyal işlevsellikleri büyük ölçüde geliştirilebilmektedir. Bunlara terapi, aile eğitimi, rehabilitasyon ve beceri eğitimi dahildir. Biz sosyal hizmet uzmanları olarak TRSM’de ( Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi) psikiyatri hekimi ve diğer meslek elemanları ile birlikte multidisipliner çalışmalar yürüterek bireylerin sosyal işlevselliklerini arttırmaya yönelik çeşitli aktiviteler ve takipler yapmaktayız. Hastalar hekimin önerdiği ilaçları mutlaka kullanmalıdır.

 

Yazar hakkında

Mehmet Enes YALÇIN

Selamlar ben Enes. Eğitim ve sosyal hizmetler alanındaki gelişmeleri takip etmeye ve gelişmeleri sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
*Medipol Üniversitesi SBF- Sosyal Hizmet
*Medipol Üniversitesi EF - Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik

e-posta: iletisim@enesyalcin.com

Bu konuya yorum yaz

M.E.Y Tüm hakları saklıdır...
sayaç